İlkay Gündoğan: “İnşallah Türkiye ile birebir kümeye düşmeyiz”

Almanya Ulusal Futbol Ekibi’nin Türk asıllı kaptanı İlkay Gündoğan, Türkiye ile oynayacakları müsabakanın kendisi için çok özel bir 90 dakika olacağını söyledi.

Almanya Ulusal Kadrosu ve LaLiga takımlarından Barcelona formalarını giyen yıldız futbolcu İlkay Gündoğan, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

İlkay, Almanya-Türkiye maçından, EURO 2024 maksatlarına, Premier Lig günlerinden, Barcelona’da devam eden mesleğine, Üstün Lig’den Galatasaray’ın Bayern Münih maçlarına birçok hususta açıklamalarda bulundu.

İlkay Gündoğan, 21 Kasım Cumartesi günü Berlin’de oynanacak özel maçta Türkiye’ye karşı birinci defa forma giyeceğini belirterek, şöyle konuştu:

“Benim için özel bir maç olacak. Türkiye’ye karşı birinci sefer oynamak tahminen de biraz tuhaf olacak. Sonuçta memleketim, ailemin olduğu memleketimiz. Doğal ki Türkiye ile büyük bir bağım var ve daima olacak. Her sene en az bir sefer gitmeye çalışırım. Tatillerimi Türkiye’de geçirmeyi çok severim. Çok da arkadaşım var. Cenk Tosun maalesef şu an sakat, çok sık görüştüğüm bir arkadaşım. Takımda tanıdığım kimi oyuncular var, Çağlar Söyüncü, Hakan Çalhanoğlu üzere. Sonuçta rakip Türkiye olduğu için benim için çok özel bir maç olacak. 18-19 yaşında profesyonel oldum, her maça da profesyonel manasıyla çıktım. Her iki taraf da en âlâ performansını alana koymak isteyecek. Statta atmosferin de çok hoş olacağını düşünüyorum. Hoş bir maç olacak. Biz de grup olarak güzel bir performans sergileyip maçı almak istiyoruz.”

İlkay, “Berlin’deki maçta hem Almanların hem de Türklerin takviye olacağı tek isim olabilir misin?” sorusuna, “Öyle olacağına emin değilim, sonuçta seyirciler duygusal olacak. Daha evvel benim hatırladığım bir Mesut Özil bir de Emre Can, Türkiye’ye karşı Almanya forması giyen Türk asıllı isimler oldu. Onlar da birebirini söylemişlerdi, ‘Çok garip bir mücadeleydi’. Benim için de birebiri olacağını düşünüyorum. Sonuçta maç esnasında herkes duygusal olacak, ekibini destekleyecek. Onun için o denli büyük bir beklentim yok. İki kadro için de hoş bir maç olsun. Hem statta olan hem de televizyon karşısında olan seyirciler hoş bir maç izlesin. Bu herkesi memnun eder.” karşılığını verdi.

Türk Ulusal Grubu’nun maçlarını da elinden geldiği kadar izlemeye çalıştığını lisana getiren yıldız futbolcu, “Her vakit kolay olmuyor. Ekseriyetle tıpkı vakitte oynadığımız için lakin ulusal kadro maçlarının ve Üstün Lig’in özetlerine bakıyorum. Maçların özetlerini izlemeyi seviyorum. Ben ve tüm ailem Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası’na katılmasından çok büyük memnunluk duyuyoruz. Almanya’da yaşayan milyonlarca Türk olduğu için, Türk insanları için çok hoş olacağını düşünüyorum. Bizim için de çok hoş olacak. Sık sık takip etmeye çalışıyorum, her maç olmasa da Türkiye’yi güzel görüyorum. Yeni hoca ile hakikaten dayanılmaz başladılar. 2’de 2 yaptılar. Hırvatistan deplasmanında 1-0 kazanmak çok âlâ bir skor. Türkiye’nin çok güzel bir takımı olduğunu düşünüyorum. Avrupa Şampiyonası’nda da kıymetli bir rol oynayabilirler.” tabirlerini kullandı.

İlkay Gündoğan, Türk Ulusal Kadrosunda beğendiği isimleri ise şöyle açıkladı:

“Cenk Tosun arkadaşım ve çok uygun bir forvet. Futbol eğitimini Almanya’da gördüğü için ilişkimiz daha bir öbür. Everton’da olduğunda sık sık görüşüyorduk. Liverpool, Manchester aralığı fazla değil. Çok sevdiğim bir forvet, maalesef çok büyük sakatlıklar yaşadığı için sık oynayamadı, performansını gösteremedi lakin inşallah Avrupa Şampiyonası’na kadar hazır olur. Düzgün başlayabileceğini düşünüyorum. Arda Güler Real Madrid’e gitti, çok yetenekli futbolcu. Hatta burada Antonio Rudiger ile bazen konuşuyoruz. O da Arda’yı çok beğeniyor, natürel fizikî olarak eksiklikleri var. İki sakatlıkla Real Madrid periyoduna çok düzgün başlamadı lakin çok yetenekli olduğunu düşünüyorum. Hatta Mesut Özil de tıpkı şeyi söylemişti. Mesut Özil’e benzeyen bir Türk futbolcu varsa birinci isim Arda Güler’dir. Onun geleceğini parlak görüyorum. Premier Lig dönemimde Çağlar ile sık sık karşı karşıya geldik. Hem futbolcu hem de karakter olarak çok sevdiğim bir kardeşim. Artık de Atletico Madrid’de. Çok beğendiğim bir defans oyuncusu.”

Alman Ulusal Ekibi’nde teknik yöneticilik misyonuna getirilen Julian Nagelsmann ile şimdi 2 maça çıktıklarını ve bu değişimin gruba olumlu yansıdığını belirten tecrübeli futbolcu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Nagelsmann’ın bize taktiksel manada büyük katkısı oldu. Çok genç olmasına karşın çok zeki, çok akıllı, taktiksel manada kendisini çok geliştirmiş bir teknik yönetici. Muvaffakiyetleri da ortada. Bayern Münih’i genç yaşta şampiyon yapmak, o büyük futbolcularla her gün egzersiz yapmak onun için de büyük bir deneyim oldu. Birebir formda ulusal kadroda da devam etmek istiyor. Başlangıcımız çok güzeldi. ABD’deki maçlar biraz tuhaftı ve yorucuydu. 10 günlük boşlukta Avrupa’dan ABD’ye gitmek, saat değişikliği bizi bayağı yordu. Orada iki maç oynayıp geri dönmek de güzel bir deneyimdi. Daha da uygun olacak, vaktimiz var. Hem Türkiye hem de sonrasındaki Avusturya maçını en güzel halde oynayıp mart ayında tekrar bir ortaya geleceğiz. Avrupa Şampiyonası’na hazır bir halde başlamak istiyoruz.”

İlkay Gündoğan, “2014’ün Dünya Şampiyonu Almanya, 2018 ve 2022’de kümelerden çıkamadı. EURO 2020’de ise son 16 tipinde elendi. Almanya’nın bu son turnuvalardaki düşüşünün sebepleri neler?” sorusunu, “Çok güç bir soru. Karşılığı olsaydı esasen tahminen de kendi katkımla ekibe yardım edebilirdim. Sonuçta bir kuşak değişikliği oldu. Hele 2014 Dünya Kupası’ndan sonra Philipp Lahm ve Klose üzere çok değerli isimler ulusal ekibi bıraktı. 2016 ve 2018’de de tıpkı biçimde. Her turnuva sonrasında yeni kuşak, yeni oyuncular, yeni teknik yönetici. Joachim Löw, Hansi Flick, artık Julian Nagelsmann. Bu natürel bizim aleyhimize oldu. Bunlar futbolda olan şeyler. Sonuçta biz istediğimiz performansı sergileyemedik. Alman Ulusal Kadrosunun tarihinde muhakkak bir standart ve beklentiler var. Maalesef o beklentilerin altında kaldık. Bu kendi hatamız. Onun için inşallah önümüzdeki sene Avrupa Şampiyonası’nda bir fark ortaya koyabiliriz. Hatta yarı final, finale kadar inşallah çıkabiliriz. Gayemiz bu.” halinde yanıtladı.

Deneyimli futbolcu, Alman Ulusal Ekibinde şampiyonluk maksadının konuşulup konuşulmadığı istikametindeki bir soru üzerine, şöyle konuştu:

“Şampiyonluk çok fazla konuşulmuyor. Zira geçen turnuvalardaki başarısızlıklar muhakkak. Beklentilerin bayağı altında kaldığımız için şimdilik şampiyonluktan konuşmuyoruz. Bizim birinci maksadımız antrenmanlarda çalışıp, kendimizi en uygun biçimde hazırlayıp turnuvaya güzel başlamak. Yeterli başladıktan sonra performansımız ortada olacak, onun da bize öz itimat vereceğini düşünüyorum. Ondan sonra limitin olmadığını düşünüyorum. Turnuvaya düzgün başladıktan sonra bu türlü kaliteli bir takım için limit olmadığını düşünüyorum. Almanya’daki 2006 Dünya Kupası’nı hatırlıyorum, 15-16 yaşındaydım. Çok heyecanlı geçti, dünyanın değişik ülkelerinden beşerler Almanya’ya geldi. O denli bir atmosferde futbol oynamak, futbolu sevmek, yaşamak değişik bir histi. Ona benzeyen bir atmosfer bekliyorum. Avrupa’nın en değişik ülkelerinden beşerler Avrupa’da buluşup, hem maç izlemek hem de futbolla eğlenecekleri bir atmosfer olacağını düşünüyorum. Konut sahipliği bizde olduğu için şayet düzgün ve başarılı bir turnuva oynarsak bu atmosferin daha hoş olacağını düşünüyorum. Doğal ki amacımız bizi destekleyen insanları keyifli etmek. Futbolda performansınla seni sevenleri memnun etmekten daha hoş bir his yok.”

İlkay Gündoğan, Almanya’nın konut sahipliğinde düzenlenecek EURO 2024’teki favorilerini ise şu sözlerle açıkladı:

“Favori gördüğüm ekipler Fransa, Fransa’nın takımı çok güzel. Her durumda 2-3 tane dünya çapında oyuncu var. Ondan sonra İngiltere. İngiltere de çabucak hemen tıpkı. Çok âlâ futbol oynuyorlar, çok hazır bir biçimde geleceklerini de düşünüyorum. Onların gerisinden Portekiz, İspanya üzere ekipler ve bizi de saymak istiyorum. İnşallah Türkiye de olabilir. Sevinirim yani. Seve seve izlerim. Almanya hariç, desteklediğim grup olağan ki Türkiye. İnşallah EURO 2024’te Türkiye ile tıpkı kümeye düşmeyiz. İhtimali var mı tam bilmiyorum fakat inşallah düşmeyiz. Tahminen bizim için artık yarı final yahut final hoş olur aslında. Favori kadroların bunlar olacağını düşünüyorum.”

İlkay, “EURO 2024’te hayalindeki final nasıl olur?” sorusuna, “Hayalimdeki final Almanya-Türkiye demek isterim. Şimdiki maç dostluk maçı, o da alışılmış ki kıymetli. Hele Almanya’da çok Türk olduğu için. Almanya’da yaşayan Türkler için çok kıymetli bir gayret. Sonuçta dostluk maçı olduğu için skor ön planda değil lakin olağan Avrupa Şampiyonası’ndaki bir final olsaydı apayrı bir durum olurdu. Benim için de doğal farklı bir durum olurdu, bayağı bir sıkıntı olurdu, daha da güç, daha da tuhaf olurdu. Almanya ve Türkiye birisi finalde olursa beni keyifli eder, ikisi de olursa o da memnun eder.” cevabını verdi.

Türk Ulusal Kadrosu’nun, Almanya’da doğan oyuncularından Kaan Ayhan’ın da, “Almanya maçı benim için özel olacak” kelamlarının hatırlatılması üzerine İlkay, “Kaan’la sanırım Gelsenkirchen’de birkaç sene tıpkı okula gitmiştik. Tanışıyorduk. O benim, ben de onun futbolcu olduğunu biliyorduk. Sonuçta hem Alman hem Türk kültürünün ortasında büyüyorsun. İkisini de sevmesini öğreniyorsun. Hem onlar hem de benim için bu maçın manası daha da diğer.” formunda konuştu.

Türkiye’ye geldiğinde büyük bir ilgi gördüğünü ve bundan keyifli olduğunu lisana getiren İlkay Gündoğan, “Daha çok yazın tatile geldiğimde memlekete gittiğimde, dedemleri, anneannemleri ziyaret ettiğimde ya da İzmir’de kalan babam ve annemi ziyaret ettiğimde ilgilerini çok hissediyorum. Benimle gurur duyduklarını söylemeleri, onların bana gösterdiği sevgi ve pahanın benim için manası apayrı.” tabirlerini kullandı.

İlkay, geçtiğimiz dönem Manchester City ile Premier Lig, FA Cup ve Şampiyonlar Ligi’ni kazandıkları tarihi dönemi ise şöyle anlattı:

“Hiç beklemediğim bir dönem oldu. Natürel ki hayal kurduğum ve bazen an an düşündüğüm. İstediğin şeyler oluyor lakin üç kupayı tıpkı senede kaldırmak apayrı bir histi. Hiç unutmayacağım bir vakitti. Geçen sene düşünemediğim düzeyde bir futbol oynadık. Her kupayı da çok hak ettiğimize inanıyorum. Manchester City’de geçirdiğim 7 sene bir muvaffakiyetten diğer bir muvaffakiyete koştuk. Hiç beklemediğim bir şey oldu. Hiçbir vakit unutmayacağım bir devir oldu. Manchester City periyodumu 3 kupayla kapatmak daha güzelini düşünemeyeceğim bir senaryoydu. Kaptanlık da hoş bir his fakat sonuçta grup arkadaşların, hocan senin bedelini biliyorsa kaptanlık bandı aslında gerekmiyor. Kaptan olduğum için karakterimi ya da davranışımı değiştirmedim. Daima tıpkı kalmak istedim. Alışılmış ki bu 3 büyük kupayı kaptan olarak, ekip ismine birinci kaldırmak değişik bir gururdu. Çok uzun vakit geçmedi, bazen fotoğraf ve görüntüler görünce hala tüylerim diken diken oluyor. Çok özel bir histi.”

İlkay, “Yedi sene geçirdiğin, tarihi muvaffakiyetler elde ettiğin City’den ayrılarak Barcelona’ya gitmek senin için güç oldu mu?” sorusunu da şu karşılığı verdi:

“Tabii ki kolay olmadı lakin daha düzgün bir vakit bulamazdım, daha âlâ bir senaryo olamazdı. Kadro tarihinin en büyük muvaffakiyetinden sonra ayrılmak, daha âlâ bir senaryo olamazdı. Tekrar de sıkıntı oldu. Orada 7 sene geçirdim, kadro arkadaşları, hoca, kent, ülke, kültür olsun her şeyi bırakıyorsun. Yeni bir yerde, tıpkı memnunluğu bulmak için çabalıyorsun. Kolay olmadı fakat ben her vakit kendime meydan okumayı seviyorum. Onu için 32-33 yaşımda kitabımda birkaç sayfa eksik olduğunu düşündüm. Benim için de her vakit Barcelona’nın kıymeti, Barcelona’nın oynadığı futbol ve kulüp değişikti. Bir gün Barcelona’da oynamak her vakit hayalimdi. Bu yaz nasipmiş. Onu da yapmak istedim. Xavi ile âlâ görüşmelerimiz oldu, sonra da kendime şunu söyledim, ‘Şimdi yapmazsam bir daha bu fırsat gelmez’. O denli bir karar alıp yeni bir sayfa açtım.”

Manchester City Teknik Yöneticisi Pep Guardiola ile diyaloglarının hala sürdüğünü belirten yıldız futbolcu şu tabirleri kullandı:

“İlişkimiz çok uygun. Kendisi Barcelonalı, Barcelona’da konutu var. Hatta birkaç hafta evvel Barcelona’da belinden ameliyat oldu. 2-3 hafta Barcelona’da kalmak zorundaydı, Manchester City’nin maçlarında bile olamadı. Ben de onu meskeninde ziyaret ettim, konuştuk. Barcelona’da benim yahut ailemin bir gereksinimi yahut öbür bir şey olursa her vakit onu arayabileceğimi söyledi. Münasebetimiz devam ediyor, çok güzel. Sık sık konuşuruz. Pep beni özlediğini söylüyor, ben de onu özlüyorum olağan ki. Sonuçta ikimiz de profesyoneliz, o Manchester City’de ben de Barcelona’da devam ediyorum. Pep’le tanıştığım, 7 hoş sene geçirdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

İlkay Gündoğan, “Pep Guardiola’yı öteki teknik yöneticilerden farklı kılan ögeler neler?” sorusuna, “Diğer hocalarla kıyaslarsam, bence Pep taktiksel manada apayrı bir düzeyde. Dünyada nitekim çok yeterli hocalar var fakat Pep’in futbol anlayışı, futbola bakışı, her konumun kıymetini bildiğini ve gruba hissettirebilecek formda toplantıları, bana değişik bir bedel verdi. Bazen diyorum, futbolu olağan ki biliyordum, Manchester City’ye gitmeden 25-26 sene futbol oynadım fakat Manchester City’ye gittikten, Pep’le çalışmaya başladıktan sonra güya futbolu yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Benim için onun futbol beyni farklı.” cevabını verdi.

İlkay, Pep Guardiola ile yaşadığı enteresan bir anın sorulması üzerine ise şöyle konuştu:

“Çok anımız var. Cumartesi bir maçımız vardı, cuma günü maçtan evvelki son antrenmanda taktik konuştuk, görüntü toplantısı oldu. Bize neler yapacağımızı ayrıntılı olarak anlattı. Maç için bir taktik kurmak ismine bayağı çabaladı. Cuma günü bize anlattı, egzersize çıktık. Antrenman o kadar da makûs geçmedi ancak antrenmandan sonra ‘Bugün yaptığınız her şeyi unutun, aklınızdan silin’ dedi. Sadece 1 gün evvel, maça saatler kala.

Bazen taktikleri alanda uygulamakta zorlanıyorsunuz lakin belli bir taktiğe karar verdikten sonra, ‘Her şeyi silin, yarın sabah diğer, kolay bir taktiği size gösterip cumartesi maçı oynayacağız.’ dedi. Biz de şaşırdık alışılmış lakin sonraki gün bize gelip anlattı, maçı oynadık ve rahat bir formda kazandık. Pep o denli birisiydi. Bir şey hissetmediyse bırakıp öteki bir şeye odaklanırdı. Birinci anda tuhaf geldi lakin sonra düşününce çok mantıklı geldi.”

Bu dönem Premier Lig’deki şampiyonluk yarışını da pahalandıran tecrübeli futbolcu, “Farklı ve heyecanlı bir yarış var. Son Chelsea-Manchester City maçı bayağı heyecanlı geçti. 4-4 bitti. Sonuçta benim ve herkes için Manchester City en büyük favori. Liverpool ve Arsenal de kıymetli bir rol oynayabilir. Bu dönem tahminen ikisi de dönem sonuna kadar devam edebilir, uygun bir uğraş olacağını düşünüyorum. Tottenham da yeni hocasıyla güzel başladı, hoş bir futbol oynuyor. Premier Lig ismine da sonuna kadar çekişmeli olursa heyecanlı olur. Kalite olarak, futbol olarak kalbim Manchester City ile.” tabirlerini kullandı.

İlkay Gündoğan, “Manchester evvelce kırmızıydı, seninle başlayan periyotta ise artık büsbütün mavi. Manchester rekabetinden biraz bahseder misin?” sorusunu, “Son yıllarda Manchester maviye döndü. Bu türlü rekabetler futbol ismine çok değerli. Birebir Türkiye’de İstanbul derbileri üzere. Taraftarlar ismine çok kıymetli, kıran kırana geçen uğraşlar. Manchester City’li de olsam Manchester United’ın da âlâ bir dönem geçirmesini isterim.” biçiminde yanıtladı.

İlkay, bu dönem başında transfer olduğu LaLiga’nın esaslı gruplarından Barcelona’da da tek fikirlerinin şampiyonluk olduğunu belirterek, “Hedef şampiyonluk. Barcelona üzere bir kulüp için futbol oynarsan gayenin her dönem en az şampiyonluk. Onun üzerine Kral Kupası, Üstün Kupa, Şampiyonlar Ligi geliyor. Bu dönem Şampiyonlar Ligi’nin kıymeti daha fazla. Zira geçtiğimiz iki dönem Barcelona UEFA Avrupa Ligi’ne kaldı. Bu da olağan ki kendisine yakışan bir şey değil. Şampiyonlar Ligi’nde kümede şu an başkanız, önder olarak bitirmek istiyoruz. Ondan sonraki tiplerde güzel performans gösterip Şampiyonlar Ligi’nde de başarılı olmak istiyoruz.” halinde konuştu.

Barcelona’daki ahenk sürecini ailecek atlattıklarını ve artık kendisini daha düzgün hissettiğini vurgulayan yıldız futbolcu şu tabirleri kullandı:

“Bizim mutluluğumuz futbola bağlı. Futbolda memnunsak alışılmış ki bu özel hayatımıza da yansıyor. Futbolun manası bizim için değişik şu an uygun gidiyoruz. Daha da yeterli olacağımızı düşünüyorum. Hakikaten genç bir kadromuz var. Çok potansiyelli, kalitesi olan bir grubuz lakin vakte muhtaçlığımız var. Bu türlü genç bir takıma önder olmak için benim, Lewandowski ve Ter Stegen’in rolünün daha da kıymetli olduğunu düşünüyorum. Daha güzel yerlere geleceğiz. Sonuçta daha yolumuzun başındayız. Onun üzerine genç hocamız var. Kimi şeylerde Pep’e çok benzeyen. Sonuçta tıpkı futbol ekolü, birebir eğitim. Onun için benzerlikler var. Lakin projenin daha başlangıcındayız, uzun bir yolumuz var. Ona da en yeterli halde hazırlanıp, Barcelona’yı tekrar Avrupa’nın en uygun yerlerine getirmek en değerli amacımız.”

Barcelona Teknik Yöneticisi Xavi ile uyumlarının çok yeterli olduğunu lisana getiren İlkay Gündoğan, “Uyumumuz çok güzel. Xavi için de Barcelona’ya gittim. Ön görüşmelerimiz çok güzel geçti. İki sefer telefonla görüştük. Karakterlerimizin birbirine benzediğini düşünüyorum. Hatta futbol görüşümüz de birbirine bayağı benziyor. O da orta saha oyuncusuydu. Benzerlikler çok fazla, ahengimiz çok düzgün. Onun için de en uygun formda futbol oynamak istiyorum. Düzgün bir yerlere geleceğinden eminim ve hak ettiğini de düşünüyorum.” tabirlerini kullandı.

İlkay, “Pep Guardiola ve Xavi’nin farkları neler?” sorusuna, “Öncelikle deneyimleri çok farklı. Pep’in uzun yıllardır bir deneyimi var. Xavi 5. yılında, Avrupa’da ikinci dönemini oynuyor. Deneyim çok farklı ancak futbola bakışları çok benzeri. Xavi, Pep’in Barcelona’daki kaptanıydı. Ben de Pep’in Manchester City’deki kaptanıydım. Onun için her birimizin futbol görüşü aslında birebir diyebiliriz. Futbol zekası, futbol bakışı olsun Xavi’yi çok âlâ yerlerde göreceğimize inanıyorum.” cevabını verdi.

İlkay Gündoğan, “Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde Alman grubu Bayern Münih’le olan maçlarını izleyebildin mi?” sorusunu şu formda yanıtladı:

“İlk maçı izledim, ikinci maçı fazla izleyemedim, özetini seyrettim. Galatasaray’ı birinci maçta çok güzel buldum. Bayern Münih’ten daha âlâ, daha çok konum bulan, topla daha çok oynayan bir Galatasaray ekibi gördüm. Çok âlâ futbol. En azından 1 puan aslında 3 puanı hak eden bir Galatasaray gördüm. Ancak Avrupa’da futbol bazen tuhaf yani. Her vakit hak ettiğini alamıyorsun bilhassa Şampiyonlar Ligi’nde. Şampiyonlar Ligi’nde benim deneyimim çok yeterli de oynasan girdiğin konumları değerlendiremezsen, rakip bir defa gelip gol atıyor ve maçı kaybedebilirsin. Şampiyonlar Ligi değişik bir rekabet, orada girdiğin her konumu değerlendirmen gerekiyor. Onu maalesef Galatasaray birinci maçta başaramadı. Aslında 3 puanı hak etmişti ancak nasip değilmiş. İnşallah en azından 2. ve 3. olabilirler, Avrupa’da devam edebilirler. Çabucak çabucak bahtları birebir. Kopenhag ve meskeninde Manchester United maçları var. İkisini de alabilecek bir Galatasaray kadrosu görüyorum. İnşallah da alıp kümesi ikinci olarak tamamlarlar.”

İlkay, Galatasaray’da beğendiği oyuncular hakkında ise şöyle konuştu:

“Kerem çok düzgün. Kerem’i severek izledim. Icardi alışılmış ki Avrupa’da kendisini ispatlamış bir oyuncu. PSG ve Milan olsun. Wilfried Zaha, Premier Lig’den çok düzgün tanıdığım bir futbolcu. Premier Lig’de çok âlâ dönemler geçiren bir futbolcu. Teğe bir durumları olsun, şut, asist ve golleri olsun çok beğendiğim bir futbolcu. Lucas Torreira orta alanda çok fazla çalışan bir oyuncu, topla da kalitesi çok yüksek. Muslera da yıllardır Galatasaray kalesinde, çok deneyimli bir kaleci. Kadro için de çok değerli olduğunu düşünüyorum. Aslında daha sayacak çok oyuncu var. Hakim Ziyech, orta alanda Sergio Oliviera var. Sacha Boey var sağda, çok fazla sayacak oyuncu var. Galatasaray’ın takımı sahiden çok uygun. Hatta ulusal ekipteki Bayern Münihli arkadaşlar bile Galatasaray’ın takımını çok beğeniyorlar, çok düzgün futbol oynadıklarını söylüyorlar. İyisi bakalım, inşallah Şampiyonlar Ligi’nde kümelerden çıkarlar.”

Süper Lig’deki şampiyonluk yarışını da kıymetlendiren İlkay, “Şampiyonluk sorusuna yanıt şu an kolay üzere gözüküyor. Ya Fenerbahçe ya Galatasaray olacak üzere gözüküyor. Tahminen de takım olarak iki kadronun takımı başka gruplarla kıyaslarsan öbür bir düzeyde. Geçen sene ve bu sene Adana Demirspor da düzgün başladı. İzleyemiyorum fazla ancak büyük ihtimal düzgün futbol oynuyorlar, tesadüfle olamaz yani. Sonuçta muhakkak bir müddet maçlarını kazanırsan, belli bir kaliten olması gerekiyor. Her yılki üzere Beşiktaş da var lakin bu dönem ya Galatasaray ya da Fenerbahçe şampiyon olacaktır diye düşünüyorum. Zira takım olarak başka kadrolara karşı avantajları olduğunu düşünüyorum.” halinde konuştu.

İlkay, mesleğindeki unutamadığı maç hakkında ise, “En özel maçlar, birinci aklıma gelen geçen dönemin maçları. Şampiyonlar Ligi finali mesleğimde en büyük amaçtı. Hele 2013’te birinci Şampiyonlar Ligi finalimi oynadıktan ve kaybettikten sonra benim için en büyük gaye bir gün Şampiyonlar Ligi kupasını almaktı. Onun da İstanbul’da nasip olması benim için farklı bir histi. Türk halkının önünde, İstanbul’da Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmak inanılmazdı. İstanbul’u çok seviyorum artık benim için daha da özel bir kent oldu. İstanbul’da kupayı kaldırdığım anı asla unutmayacağım. Şampiyonlar Ligi finali, FA Cup finalinde iki golüm, onların pahası benim için çok farklı.” sözlerini kullandı.

Yıldız futbolcu, “Türkiye ile güçlü bağların var ve sarsıntı ve orman yangınları periyodunda de yaptığın yardımlarla bunu gösteriyorsun” kelamları üzerine ise “Memleketim için elimden ne geliyorsa her vakit takviye olmaya çalışıyorum. Hem zelzele hem de orman yangınları devrinde tüm Türk halkı üzere ben de çok üzüldüm. Bir katkım olduysa bundan memnunluk duyarım.” diye konuştu.