Beşiktaş’ın savunmacısı Omar Colley kulübün mecmuasına özel açıklamalarda bulundu.
Siyah-beyazlılarda hem mevkisi olan defansta hem de atakta yaptıklarıyla isminden sık sık kelam ettiren Colley, mesleğine ve Beşiktaş’a dair kıymetli açıklamalarda bulundu.
İşte açıklamalarından öne çıkanlar:
“Gambiya’nın altyapı sistemiyle ilgili neler söylemek istersin?”
“16 yaşıma kadar Fransa’daydım, ben altyapı eğitimimi Fransa’da aldım fakat Gambiya’da da çok kıymetli futbol okulları ve akademiler mevcut. Bu futbol akademilerinin Avrupa ülkeleri kadar gelişmiş olduğunu söyleyemesek de Gambiya özelinde doğal bir futbol yeteneğinden bahsedebiliriz. Güzel futbolcularımız var, kendilerini gösterip yurt dışına gitme fırsatını da çok yakalayamıyorlar. Öykü bazen daha güç olabiliyor elbette. Ben 16 yaşıma kadar Fransa’da kaldım, orada iletişimlerim vardı. Sonrasında da benim için durum haliyle biraz daha kolaylaştı. Fransa’ya gittiğim periyotta benim sorumluluğumu üstlenen bir aile vardı, 16 yaşıma kadar o aile ile birlikteydim.”
“Anlattığın bu problemlerle ilgili senin bir planın var mı?”
“Bazı futbolcuların kendi ülkelerinde futbol altyapı okulu ya da bir futbol alanı açtığı üzere örneklerle karşılaşıyoruz.
Ben gençken bu işler evet, biraz daha zordu lakin şimdilerde ise biraz daha kolaylaştı. Ulusal kadromuz, o devirlere nazaran daha düzgün, daha küçük yaş gruplarımız da A grup üzere o periyotlara göre daha düzgünler. Çok fazla futbolcu gözlemciler tarafından izlenebiliyorlar ve böylelikle Avrupa’ya transfer olan futbolcularımız mevcut. Fakat kendim de bir futbol akademisi kurmak istiyorum. Bunun yanı sıra bir futbol grubu kurmak ve o ligde bir kadromun olmasını istiyorum. Bununla ilgili olarak da bir arkadaşımla bir arada çalışmalarımıza da başladık. Öte yandan Gambiya’ya farklı ülkeler tarafından da kimi akademiler kuruldu. Haliyle benim dönemimde çok zahmetli olsa dahi şu an yeterli bir futbolcu, Gambiya’da da futbol oynamak ismine yeterli imkânlar bulabilir. Bilhassa İtalya, Fransa üzere ülkelerden izlemek için gelenler oluyor. Elbette biz yurt dışına gidip uygun futbol oynayan isimlerin de bu duruma katkısı olmuştur. Daha sonraki yıllarda çok daha fazla Gambiyalı futbolcu ihraç edeceğimize inanıyorum.”
“Daha evvel Sampdoria formasıyla bir hazırlık maçında Beşiktaşımız’a rakip olmuştun ve hazırlık müsabakası olmasına karşın çaban ve saha içindeki ciddiyetin de dikkat çekmişti. Şahsî hayatında nasıl birisin? Neler yapmaktan hoşlanırsın?
“Evet, o maç da hoş bir maçtı. Hazırlık maçıydı lakin benim için maç, maçtır. Maçın içinde her vakit kazanmak isterim. Kaybetmeye tahammülüm yok. Özel hayatımda ise bir aile babası olduğumu söyleyebilirim. Şayet çocuklarım etrafımdaysa her vakit onlarla olmak, onlarla vakit geçirmek isterim. Ekseriyetle sakin bir üretim var fakat saha içinde durumlar doğal ki o denli olmuyor. Evdeyken sakin bir aile babası rolüne bürünüyorum lakin alanda biraz farklı.”
“Bir kızın ve bir oğlun var. Onların futbol ile ortası nasıl? Eşinle birlikte maçlara geliyorlar mı?”
“Büyük olan kızımın futbol ile ortası çok âlâ. Bazen meskende de oynuyoruz ve sahiden yetenekli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan esasen atletik bir yapısı var. Şu an düzgün bir Beşiktaş taraftarı, İtalya’da ise Sampdoria’yı tutuyordu elbette. Ayrıyeten Kartal’ı, Kartal sembolünü de bir oldukça seviyor. Evdeyken de bana daima tesise gelmek istediğini söylüyor, ben de getiriyorum bazen. Futboldan hakikaten anlıyor lakin futbol oynamasını istemem, futbol vakit zaman çok gerilimli olabilen bir meslek ama elbette daha çok küçük ve ilerleyen vakitlerde kendi kararını verecektir. Umuyorum bir sporun ucundan fiyat fakat farklı bir spor branşı olursa çok sevinirim. Çok net bir formda, şu an kızımın büyük bir Kartal olduğunu söyleyebilirim.”
“Avrupa’da kıymetli liglerde forma giydin ve her ligin kendine öz bir karakteri vardır. Üstün Lig’e birinci geldiğinde bir kıyaslama yapman gerekirse senin için farklı olan istikametler nelerdi?”
“Serie A’da oynadım, Belçika’da oynadım. Serie A, Harika Lig’den daha sert bir lig. Belçika liginin ise taktik ve teknik açıdan gelişmiş bir lig olduğunu söyleyebilirim. Muhteşem Lig de çok gelişim göstermiş bir lig. Her kadroda çok yeterli futbolcular var. Düzeyin İtalya üzere olmadığını söyleyebilirim lakin burada da her grupta fark yaratabilecek birçok futbolcu var. Elbette her lig öteki bir tarza sahip. Lakin burada da çok atak gruplar, zorlayan isimler mevcut. Kimi ekipler futbol oynamak ister, birtakım kadrolar savunmada kalmak ister fakat futbol düzeyi Türkiye’de de çok uygun. Bu dönemin da âlâ bir dönem olacağını düşünüyorum. Öte yandan her vakit her kurala dikkatli ve hazır olmanız gerekiyor.”
“Savunmadaki geçilmezliğine bir de skor katkısı ekliyorsun. Geçtiğimiz haftalarda da gollerle ilgili olarak “Bu daha başlangıç” biçiminde bir açıklama yaptın. İdmanlar sırasında bununla ilgili özel taktik çalışmaları oluyor mu?”
“Geldiğimden beri kendi adıma defansif manada her şeyin daima düzgüne gittiğini görüyorum ve bundan ötürü elbette bir oldukça memnunum. Eksik olanın gol olduğunu görüyorum daima. İdmanlarda da doğal ki vakit zaman çalışıyoruz. Ligde Aboubakar’ın da baş golleri attığını görüyoruz. Ben de bu durumu egzersizlerde Aboubakar ile birlikte çalışarak kendi futboluma yansıtmaya çalıştım. Burak hocamız egzersizlerde da duran top tertiplerinde bizlerden özel olarak neler istediklerini belirtiyor. Bu ortada Ghezzal, Masuaku, Hadžiahmetović üzere çok düzgün orta açan futbolculara da sahibiz. Haliyle egzersizlerde da duran top tertiplerinin üzerinde duruyoruz. Kadroya gol katkısı vermekten ötürü memnunum. Savunma kısmı da yeniden birebir formda, yalnızca gol atmak değil elbette. Her şeyden evvel ben bir savunmacıyım ve her maçta gol yemememiz lazım. Öncelikli olarak misyonum ve işim bu lakin sonrasında gol atabileceğim bir konum yakaladığımda ise elbette atmaya çalışırım. Umuyorum bu halde devam ederiz. Kimin gol attığının bir değeri yok, değerli olan günün sonunda Beşiktaş’ın o maçı kazanması.”
“Her vakit elimden geleni yapacağım”
“Evet, boyumdan ötürü ekseriyetle beşerler yavaş olduğumu düşünüyorlar lakin suratımdan bir epey mutluyum. Birinci iki-üç adımda yavaş kaldığımı söyleyebilirim lakin sonrasında ritmi yakaladığımda beni geçebilecek futbolcular da çok enderdir. O noktada azamî suratıma ulaşabiliyorum. Kadrodan kimi arkadaşlarımla kıyasladığımızda da beni geçecek birkaç futbolcu var sadece. Latife bir yana abartmak da istemiyorum fakat hızlıyımdır, evet. Topa müdahalelerde de mümkün olduğunca zamanlamayı düzgün tutmak ve yeri geldiğinde topa müdahale etmek bir oldukça kıymetlidir. Boşa müdahale etmekten kaçınıyorum.”
“Yeni transferlerden Eric Bailly ile de birlikte oynadığınız birinci maçtan itibaren aranızda şahane bir ahenk oluştu. Bununla ilgili neler söylemek istersin?”
“Eric çok âlâ bir futbolcu. Her vakit üst düzeyde oynayan ve üst bir düzeye sahip bir futbolcu. Birlikte birinci sefer oynuyoruz lakin bunun tek bir anahtar noktası var ki bu da bağlantı. Bir kusur yapmamamız ismine birbirimize rehberlik etmemiz, saha içinde daima olarak irtibatta olmamız gerekiyor. Öteki gruplara nazaran bizim oynadığımız futbol da farklı. Ben çıktığımda o kademede kalacak ya da bazen tam aksisini yapacağız. Taktiksel manada da futbolculuk yetenekleri manasında da Eric tartışılmaz bir isim, gerisini de kurduğumuz uygun irtibatla gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Yalnızca Eric de değil elbette, başka isimlerle birlikte de o tandemi oluşturduğumuzda yeniden zorlanmıyoruz. Burada çok farklı tandemlerde de oynadım fakat başka grup arkadaşlarımla da irtibat ve uyumum pek uygun. Aslında bu üzere problemleri yaşamamak ismine alanda yapmamız gerekenin irtibat kurmak olduğunu âlâ biliyoruz ve bununla ilgili hiçbir meselemiz yok. Bağlantı, her vakit işleri kolaylaştırıyor. Örneğin oynadığımız Kayseri maçı daha farklı bir maçtı. Gol yemememiz gerekiyor elbette lakin bazen olabiliyor. Yeniden de aldığımız her puan çok kıymetli bu yüzden her maçı kazanmak istiyoruz doğal ki. Yalnızca Eric ile değil, tüm grupla olan bağlantı çok kıymetli ve çok düzgün durumda.”
“Kayserispor maçında da oyun hâkimi olmamıza rağmen birinci golü biz yedik fakat golün akabinde gösterilen tepki da bir oldukça kıymetliydi.”
“Evet, aslında düzgün bir maç oynamıştık. Birinci andan itibaren oyunun hâkimi bizdik fakat bu da birinci sefer olan bir durum değil. Vakit zaman sakin başlıyoruz, vakit zaman süratli başlıyoruz. Rakipler savunma mantığıyla oynadığında, o savunma düzeneğini geçip skor yapmak çok da kolay olamayabiliyor. Birinci yarı da dediğiniz üzere oyunun hâkimiyeti bizdeydi. Evet, düzgün oynadık lakin birinci golü de biz yedik. Olur, olabilir. Esasen futbol da tam olarak bu türlü bir oyun olduğu için bu kadar seviliyor. İşler her vakit beklenildiği üzere ya da olması gerektiği üzere olmuyor. Geçtiğimiz dönem da yaşandı bunlar, derbilerde geri düşüp sonrasında şahane maçlar kazandık. Geri dönüşü çok hoş yapıyoruz fakat bunun bir alışkanlık olmaması gerekiyor elbette. Bunu yaşadığınızda elinizden geleni yapıp kendi limitinizi zorlamanız gerekiyor bilhassa de konutumuzda oynadığımız maçlarda. Bu türlü büyük bir tutkuyla sizi destekleyen taraftarlarınız olduğunda konutunuzda maç kaybetmemeniz gerekiyor.”
“Taraftarlarımızın grubuna olan tutkusu tüm dünya tarafından bilinen bir durum. Taraftarlarımız için neler söylemek istersin?”
“Taraftarlarımızı birkaç cümleyle anlatmak, en başta onların hissettiği Beşiktaş tutkusuna büyük bir haksızlık olur. Geldiğim birinci günden bu yana maçlardan evvel, maçlar sırasında, maçlardan sonra gruba ve bana verdikleri dayanak hakikaten çok hoş. Onlar da tutkuları için çok büyük emekler ve fedakârlıklar yapıyorlar. Bu durum da elimden gelenin daha fazlasını yapmamı sağlıyor ki yapıyorum da. Beşiktaşlı taraftarlar sayesinde, limitlerimi zorluyor ve aşıyorum. Her maça final gözüyle bakıyorum. Konutumuzda oynadığımız maçlarda stadımız neredeyse yanıyor ve birçok vakit deplasmanlarda dahi konutumuzda oynuyormuş üzere hissediyoruz. Gittiğimiz her yerde bizimle birlikteler ve bize şahane takviye oluyorlar. Bu dayanağa sahip olduğum için de onlara çok minnettarım. Elbette her maçı kazanmamızı isterler, biliyorum. Vakit zaman puan kayıpları olacaktır, futbol bu türlü bir şey. Lakin o vakitlerde dahi bizleri destekliyorlar. Ben onlara sırf tıpkı taraftayız ve tıpkı şeyi istiyoruz demek istiyorum. Futbol, taraftarsız düşünülemez. Futbolu güzelleştiren öge, taraftarlardır. Ve bizim taraftarlarımız dünyanın en güzel taraftarlarıdır. Oynadığım her grubun taraftarlarıyla kıyaslayabilirim lakin daha evvel hiç Beşiktaş taraftarları gibisine denk gelmedim. Tüm dünya üzerinde Beşiktaşlı taraftarların eşi gibisi olduğuna inanmıyorum. Umuyorum ki onlar için de bu dönem unutulmaz, eşsiz muvaffakiyetler elde edeceğiz. Yaptığımız her çaba, çaldığımız her top, vurduğumuz her top, attığımız her gol onlar için. Kendilerine geldiğim günden bu yana gösterdikleri dayanak nedeniyle de minnettarım.”
